bugün

entry'ler (299)

dışadönük kendine güvenen çocuk yaratmak

kendi kendini yaratmasına ön ayak olmaktan geçer.

şu kadar boyuyla bir şeyler söylüyor

bir de ''bir genel başkan bunu söyler mi'' diyor ya... ulen sen koskocaağ başbakan yardımcısı değil misin peki? bu kadar seviyesiz olduğunu belli etme bari.

atatürk ün son peygamber olması

yüceltmeci yıpratma kampanyası.

(bkz: ideoloji)

(bkz: din)

sarhoş olunca itiraf etme güdüsünün çoşması

bir garip mekanizma. içtikten sonra itiraf etme güdüsü coşanların yanında, oturduğu yerden coşup gereken cesareti elde edebilmek için içmeye koşanlar da yok değildir.

çocukken okunan en müthiş kitaplar

(bkz: pippi uzunçorap)
(bkz: küçük prens)

sbs den düşük puan alınca intihar eden çocuk

aman da sistemin dışı yok, çocuğumuz sistemin altında kalmamalı mantığıyla çocuklarının omuzlarındaki yükün farkına varamamış, bilinçsizce bilinçli aile kurbanı evlat.
ama aile ne yapabilirdi diyen var. hu huuu, aile bu aile, çocuğun annesi, babası, abisi, ablası. aynı evin içinde yaşıyorlar bunlar. sonucu alır almaz intihar edecek boyutta bir sıkıntı nasıl olur da farkedilmez? ailenin çocuğun stresini farkedip alacağı yüksek puanın yalnızca daha kolay bir yaşam için, daha iyi, kaliteli yaşamayı hakettiği için önemli olduğunu, yani asıl önemli olanın zaten yaşamı olduğunu ve saçma sapan atamalar yüzünden artık ne fen lisesi, ne anadolu lisesi ne de düz liselerin birbirinden bir farkı kaldığını, öss için önünde daha çook yol olduğunu anlatabilmiş olması gerekirdi. yok sbs ymiş, oks ymiş, anadoluymuş zartmış zörtmüş hiç önemli değil artık. ingilizce eğitimin kaldırıldığı gün bitti hep onlar.

daha ferah bir hayat için atılan ilk adımda tökezleyince toptan yaşamaktan vazgeçecek bir çocuk... sınav yaşını 12'ye çekerek 4. sınıflar için açtıkları sınıfları doldurmaya çalışan dershane sahiplerini ve devlet büyüklerimizi buradan kutluyorum.

(ykz:kına)

eda taşpınar

bildiğin zenci.

http://www.yelizindunyasi...8/mango-eda-taspinar3.jpg

nasıl bu kadar çirkin yanılabilir ya rab. bu kıvama gelecek kadar nasıl kalınır güneşin altında, vallahi hayret. yanmak dediğin şöyle hoş, parıltılı bir bronzluktur benim bildiğim, çabalasam da bu kıvamı alamam herhalde.
kadına dokunsan, aşınıp dökülecek. kömür gibi olmuş, kurumuş.

kocaeli

bir damlacık çarşısı üzerindeki 'eski demir yolu'nda yürürken onlarca tanıdıkla karşılaşılabilen, herkesin bir şekilde birbiriyle bağlantılı olduğu şehir. cumhuriyet parkı'na, güvercinlere yem atılan meydan haricinde özellikle çocuklara hitap eden hiçbir şey barındırmamasına rağmen ısrarla ''çocuk parkı'' diyen komik halkı, kirli havası, gelişmemişliği gibi tüm negatif özelliklerine rağmen çok özlenebilen şehirmiş aynı zamanda.
en uzun süre kaldığım ve arkamda bıraktıklarımı aynı bıraktığım gibi bulduğum için teşekkür ettiğim, boynu bükük bir mütevazılığa sahip istanbul sömürgesi.

lush

buzlukta muhafaza edilen ve 3 günde bozulan çikolatalı yüz maskelerinin, hindistan cevizi parçacıklı peeling malzemelerinin, suya atılınca foşş diye çözülen, içinden gül yaprakları, parıltılı bir sürü eğlenceli ıvır zıvır fışkıran banyo balistiklerinin, ballı sabunların, içinde parça çikolata görünen transparan masaj kremlerinin sahibi kozmetik markası, sabuna adeta aşerme sebebi. honey i washed the kids, champagne supernova, tisty tosty, iridescent glitterbug favori ürünlerdir.

mudo concept

mustafa taviloğlu tarafından 1993 yılında kurulan; sia, ethnicraft, haans, halo, asia gibi dünyaca ünlü markaları bulmanın mümkün olduğu mobilya - dekoratif mağazası. 2010 yaz koleksiyonuna, özellikle dış mekan mobilya kategorisinde oryantal bir akım hakim.

mozaik

minik minik binlerce boyalı taşın anlamlı bir figür oluşturacak şekilde bir araya getirilişi. sanatçısının müthiş sabra ihtiyacı vardır, bugün bunu gördüm. peygamber sabrından bir iki level aşağısına denk geliyor olabilir mozaikçi sabrı.
tam olarak ne zaman başladığı hakkında birçok tahmin var ama net olan en az 4000 yıl öncesine kadar dayanıyor.

duvarlara yazı yazarak devrim yapan sosyalist

ucuz yoldan bilinçaltını işler hiç değilse. birileri bu uğurda çalışmaya devam ediyor mesajı da, pasif de olsa kendisiyle az çok aynı görüşte olan vatandaşlara hatrı sayılır miktarda gaz verir. küçümsemek hatadır bu tür emekleri. hiçbiri boşa gitmez.

mantık mı ne mantığı mantık ne arar la kadınlarda

formatı artış ı artist olarak algılayabilen 55 yaşındaki beynin 'sağır duymaz uydurur' deyişini haklı çıkaran popüler üretimine dayandırılmamış olsa, bir nebze ciddiye alınabilecek sual.

a love that will last

bir renee olstead parçası.

I want a little something more
Don't want the middle or the one before
I don't desire a complicated past
I want a love that will last

say that you love me
Say I'm the one
Don't kiss and hug me and then try to run
I don't do drama
My tears don't fall fast
I want a love that will last

I don't want a just a memory
give me forever
Don't even think about saying good-bye
'Cause I want just one love to be enough
And remain in my heart till I die

So call me romantic
Oh I guess that's so
There's something more that you oughta know
I'll never leave you so don't even ask
I want a love that will last forever
I want a love that will last

I don't want a just a memory
give me forever
Don't even think about saying good-bye
'Cause I want just one love to be enough
And remain in my heart till I die

So there's just a little more that I need
I wanna share all the air that you breathe
I'm not the kinda girl to complicate the past
I want a love that will last forever
I want a love the love that last always

I just want a love that will last
Want a love that will last

rocco sıkı şeker

anlamsız bir şekilde dil acıtan tatlımsı. ne koymuşlarsa içine sevmedim, sevemedim.

bihter kilodu geldi

(bkz: oha dedirten)

bonibon

m&m lerle boy ölçüşemeseler de, çocukluktan kalma bir sempati duyduğum çikolata-şeker birleşimi renkli drajeler. kapağından harfler çıkıyor. şu sıra s denk getirmeye çalışıyorum.

kahve kilo aldırır mı sorunu

bir zamanlar benim de kafamı kurcalayan ve şekersiz tüketildiği takdirde rahatlıkla hayır diye cevaplanabilecek sual.
starbucks ya da gloria jean's deki frappe lerden bahsetmiyorum yalnız.
gün içinde tüketilen şekersiz bir fincan kahve, metabolizmayı hızlandırıyor bile.

karar verebilmek için ooo piti piti yapan insan

acaba önümdekilerden hangisini seçersem gelecekte çok mutlu olurum ve pişman olmam diye düşünmekten gına gelmiştir bu insana. kararsızlık her elini attığı yerde karşısına çıkar ve durumu çözüme ulaştırmak için kullanılabilecek en etkili yolun bu olduğunu keşfetmiştir. zaten bilinçaltında tüm seçenekler için duyduğu istek eşit değilse ve biri daha ağır basıyorsa, çocukluktan kalma klasik mızık yöntemlerinden olan -dik dik dik gibi uzatmalara başvurup denk getirmeye çalışacağından zararsızdır da.

çantasından kamçı kelepçe ve vazelin düşen bayan

elleri kurumuş at binen bir polis olabilir belki... olamaz mı?